Kabusun büyüğü evde başlar. Yaşananları bir de kedinin bakış açısından anlamaya çalışın:
Birden bir kafes ortaya çıkıyor, sahibiniz gergin gözüküyor, sizi etrafta kovalayıp sepetin içine tıkmaya çalışıyor. Direniyorsunuz, hatta kendinizi savunmak geçiyor aklınızdan. Ortalıkta insan terinin, korkusunun ve bazen de kanın kokusu var. O kadar geriliyorsunuz ki altınıza kaçırıyorsunuz! Sonunda sepete tıkıldınız. Herkes yorgun. Sepetin içinde arabaya taşmıyorsunuz ve siz dururken hareket eden bir taşıtın içinde kalıyorsunuz. Belki biraz mideniz bulanıyor, ama korku içinde olduğunuz kesin. Sürekli ağlıyorsunuz. Kusuyor ya da altınıza kaçırıyorsunuz. Sonra “araba ” duruyor, gürültülü ve yabancı bir caddede dayanılmaz kokular ve sesler arasında buluyorsunuz kendinizi! “Yardım edin..!’’ diye bağırmak istiyorsunuz. O kadar gergin ve sinirlisiniz ki …tepeden tırnağa dikkat kesilmiş durumdasınız!
Aslında kedinin karşılaştığı bu stres faktörlerini, özel bir eğitimle kedide sepet, araba ve hatta kliniğe karşı pozitif çağrışımlar meydana getirerek ekarte etmek mümkündür. Sepeti sürekli kedinin görebileceği yerde tutup, içine hoşuna gidecek şeyler koyarak olumlu çağrışımlar yükleyebilir ve böylece gördüğünde hissettiği tehdit algısını azaltabilirsiniz. Kediyi klinikle ilgisi olmayan kısa araba yolculuklarına çıkarmak, kedinin negatif algılarını yeniden şartlama yoluyla törpüleyebilir. Son olarak, kediyi kliniğe sadece mama almak ya da sevmek için götürmek de klinik hakkında kedide oluşan negatif algıları azaltabilir.
Şimdi de hasta sahiplerinin bakış açısından hissettiklerini anlamaya çalışalım:
Hiç sevmiyorum şu klinik ziyaretlerini, o da seviyor gibi görünmüyor, üstelik onun orasının burasının kurcalanmasını seyretmek de insanda stres yaratıyor.
Kliniğe geldiğinde zaten korku ve stres altında olan kedinin algılayabileceği diğer tehditlerin asgariye indirilmesi ya da ekarte edilmesi son derece önemlidir. İşte bunun için kliniği kedinin bakış açısından da görebilmek gerekir.
Kedinin klinikte daha rahat hissettirilmesi
Pek çok klinikte bazı veteriner hekimler ve diğer çalışanlar kedilerle çalışmayı sevmez. Çünkü kedinin kendilerine zarar verebileceğinden korkar. Bu korkunun azaltılması, kedinin niçin kendini savunmak zorunda hissettiğini anlamak, altında yatan sebepleri ortaya çıkarmak, kediyle olan ilişkileri pozitif bir yaklaşımla sürdürmek ve kedinin maruz kaldığı durumlarda ufak tefek değişiklikler yapmak suretiyle mümkün olabilir.
Kedilerle uyumlu çalışabilmenin yolu, tabiatları ve davranışlarına empati ile yaklaşmak ve yaşadıklarıyla ilgili hissettiklerini anlamaya çalışmaktan geçer. Kedi türünün sosyal yapısı bizimkinden farklıdır. Kedilere bakışımızı değiştirmeli, onlarla olan etkileşimimizi ve kliniğimizin yapısını kedilerin mümkün olduğu kadar az yadırgayacağı, yabancılık ya da tehdit altında olma hissine kapılmayacakları şekilde ayarlamalıyız.
Klinik ortamını kedi dostu bir yapı ve çehreye kavuşturmak, bekleme salonuna kedilerin köpekleri görmesini engelleyen perdeler/bariyerler konulması kadar basit olabilir. En kötü ihtimalle kedi sepetlerinin etrafını havluyla örterek kedilerin birbirini görmesini engellemek de bu konuda yardımcı olacaktır. Eğer Mümkünse, kedilerin bekleme odası ayrı olmalıdır. En az bir muayene odası sadece kedilere ayrılırsa, hem onları huysuzlaştıracak kokular ortamda olmamış olur hem de ortam spesifik olarak kedilerin kendini rahat hissedebileceği şekilde düzenlenebilir.
Tüm çalışanlar kedilere saygılı davranmak konusunda eğitilmelidir. Kedileri daha az rahatsız edici teknikleri bulabilmek için muayene yöntemlerini araştırmak ve iyileştirmek önemlidir.
- Kedi tepkilerinin sebepleri başlıklı yazımızdan devam edebilirsiniz.
Veteriner Hekim Süleyman ÜRKMEZ
Bir kediyi veteriner hekime götürmek hiç de eğlenceli bir iş değildir ! Veteriner hekim ekibinin tüm fertleri kedi sahibine bu yolculuğu daha az stresli hale getirebilmek için gerekli tavsiyeleri vermelidir.